KEÇİ



Açısı dik, koca bir kaya,
Yok, üstünde yürüyecek, ne iz ne patika.
Taşların arasından başını uzatmış filiz,
Çağırıyor o’nu, öp beni, gel buraya.

Biri ak öteki kara, alası da var anlında,
İpek gibi duruyor, beyaz kıl sırtında.
Çoban takmış boynuna, kocaman çan,
Usta bir baterist gibi çalıyor, hiç bilmese de nota.

Gözü hep yükseklerde, ne yol arar ne iz,
Söz geçiremeyiz ne söylesek biz.
Şırıl, şırıl akar dere, çayır uzanmış dize
O bakmaz çayırdan yana, aklı hep filiz de.

Kaşla göz arasında, tırmanmış kayanın üstüne,
Düz duvarda yürür gibi yürüyor, cambaz sanki de
Ara sıra dönüp bakıyor, ay boynuzu ile bize,
Yüzü gülüyor, keyfi de tam yerli yerinde

İki mağara var sarp kayanın üstünde
Biri küçük, diğeri büyük ve derin
Çoban!
Bu inatçı keçiyi kayadan indirmek kaderin
Yoksa kurda kuşa yem olur, yanar yüreğin

02/07/2010 Manisa

Necati Kavlak                 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SORDUM ANADOLU'YA

YIKIN HEYKELLERİMİ

İKTİDAR!